link Within

28 Aralık 2009 Pazartesi

SÜSLÜ BEBİŞLERE ETEK

Yine canımın sıkıldığı bir gün, evdeki artık yünlerden yapmıştım bu eteği. Bel kısmını 10 sıra düz ördüm. 5. sırada bir arttırıp bir kestim. Bükme yeri düzgün dursun diye. Sonra arttırmaya başladım. 5 ilmekte 1 arttırdım .Bu işlemi de 4 sıra yaptım. Sonra düz devam ettim. Ama baktım ki bittikten sonra biraz dar gibi geldi gözüme. Boyuna göre dar geldi daha doğrusu. Ben de o zaman önüne birkaç tane motif yaparak genişlettim.Arada bir de hareket katmak için,bir arttırıp bir eksilterek bir model uyduruverdim işte. Bu motifleri istediğiniz model yapmak mümkün tabi. Ben kafadan böyle bir motif uydurdum.

Bel yerine de lastik olmadığı için evde, kendi iplerini kıvırarak yaptığım bağcıktan taktım.
Fotoğraflar çok kötü olmuş. Kusura bakmayın.

12 Aralık 2009 Cumartesi

DUYURU....DUYURU...DUYURU.......

10 MARİFET PİKNİKTE.......

Daha bahara zaman var demeyin ,iyi organizasyon şimdiden başlar.
10 marifetçi tüm arkadaşlar, kendini 10 marifetçi sayanlar,bizimle gönül ve emek birliği edenler hepinizle bir tanışma pikniği düzenlemek istedi sevgili arkadaşım POLYANNA...
Bu dileğini de tüm içtenliği ile "Sonbahara Elveda Derken" yazısında belirtti.
Benim çok hoşuma gitti.Onu ve bu etkinliği can-ı yürekten destekliyorum. Neden olmasın.
Ankara'da olanlar ve Ankara'da olabilecekler,gönlü Ankara'da çarpanlar bu piknikte buluşabiliriz. Yolda karşılaştığımızda içten bir merhaba diyebilmek, bir gün karşılaştığımızda oturup bir kahve içmek ya da dertleşmek, havadan sudan net dışında da belki laflamak, çağımızın insanı yalnızlaştıran tüm albenili çabalarına karşı durabilmek güzel olmaz mı?
Ha , karşılaştık ve hoşlanmadık mı? Net üzerinden ölçülü biçili biçimde ilişkimiz sürer.Kim ne diyebilir ki.
Hayatımızı zenginleştirmek cesaret ve emek ister. Birazcık bu zahmete katlanıp buluşmaya ne dersiniz. İnsanın yerini hiçbir şey tutmaz, yüzyüze iletişim iletişimlerin en güçlüsüdür. En güzeli ve doğalıdır. Tüm risklerine rağmen. Net amacımıza hizmet eden bir araçtır yalnızca, değil mi? İlişkilerimizi ve insan olmaklığımızı (merak,dokunma,görme,işitme...) daraltmasın lütfen. Denemekten ne çıkar?.....

9 Aralık 2009 Çarşamba

ESKİLERİ YENİLEME ETKİNLİĞİ

SERAGUN'un başlattığı "Eskileri Yenileme Etkinliği" bu ay "CAFEMİS'in bloğunda olacakmış arkadaşlar. Arkadaşlarımızın bu yararlı çalışmalarından çok şeyler öğrenebiliriz.

1 Aralık 2009 Salı

SU KABAĞI

Süslü ama bir o kadar da çekici bir gençkız gibi görüyorum ben bu kabağımızı.
Metal süslemeler de çok yakışıyor rengine.
Deniz'im Kültür Bakanlığı'nın tasarım yarışmasına katılmıştı 4 yıl önce.Su kabağından lambalar tasarlayıp üretmişti.Bu süsü de o zaman üretti. Artan kabakları değerlendirmek amacıyla yaptı. Kabağı ince ince deldi. Yakarak deldi. Kırılma tehlikesi var çünkü. Sonra o deliklere de boncukları yapıştırdı. Altını düz biçimde kesti. Dik durması için. Ve gördüğünüz gibi süsledi. :))))

SİYAH ŞALIM

Bu şal benim çeyizimdendir. Çok severim. Ama bir ara parlak yünlerin modası kalkmıştı. Pek hoş görünmüyordu gözüme. Şimdi birkaç yıldır tekrar gözdelerimden biri oldu bu şal. Anneciğimin el emeğidir. Yalnız arkadaşlar, anlamışsınızdır örneği ters tutup çekmişim fotoğrafını.
Bir başka deyişle şal, geniş kenardan başlanarak örülüyor. Eksilterek uca doğru ilerliyorsunuz. Kolay bir model. Dikkatli bakınca anlaşılacaktır. Ama çok hoş duruyor.Yine anlaşıldığı üzere tığla örülüyor.

28 Kasım 2009 Cumartesi

BAYRAM KAHVESİ.....

Türk kahvesinin yeri her zaman başkadır. O özel sohbetlerin, özel ağırlamaların, özel anların içeceğidir. Ayaküstü, bir iş yaparken içilecek cinsten kahvelerden değildir. Ona zaman ayırmak gerekir. Yapılışı da ayrı incelik gerektirir, içilişi de.....Ben yapmayı da içmeyi de çok severim. Ama bazı olmazsa olmazları vardır.
Sözgelimi güzel bir tepside ve tertemiz fincanlarla sunulmalıdır.Bir de ;bakır cezvede yapılırsa ,daha bol köpüğü olur. Kahvesinde cimrilik etmemelidir. Ama çamura da kesmemelidir kahveyi. Tam kıvamında. Şekeri size kalmış. Ayrıca; kahvenin alası kısık ateşte, uzun uzun yapılanıdır. Soğuk suya kahve ve şeker atıldıktan sonra ateşe konulmadan iyice karıştırılır. Ateşe koyduktan sonra bir daha karıştırılmaz asla. Köpüğü kaçar sonra...... İlk kabarma hareketinde, birden fazla fincan varsa, biraz biraz fincanlara bu köpük pay edilir. Sonra tekrar ateşe konulur ve iyice kaynaması beklenir. Kaynayınca tekrar o köpüklerin üstüne ağır ağır boşaltılır. Fincanlar önceden sıcak suyla çalkalanarak biraz ısıtılırsa, kahve hemen soğumaz ve daha lezzetli olur. Soğuk fincana dökülürse , şekeri kristalleşme eğilimine girer ve tadı kaçar mübareğin. ....
Ağzınızın tadı hiç kaçmasın......

27 Kasım 2009 Cuma

İYİ BAYRAMLAR....

Barış içinde, mutlu ve huzurlu bayramlar dilerim. Her günümüz bayram gibi olsa keşke.....

24 Kasım 2009 Salı

TEPSİ ÖRTÜSÜ

Ekmek sepetinde ya da tepsilerde kullanılabilecek şık bir dantel örtü.Örülmesi de zevkli ve kolay. Sevimli bir balık işte.....
Balığı biraz zayıf isterseniz kenarını daha az sıra yapabilirsiniz.

CD'LİK VE ŞİİR DEFTERİ....

Bu oğlumun çok özel biri için hazırladığı "Sevgililer Günü" özel hediyesiydi. Geçen yıl yaptı. Tamamen kendi tasarımıdır. Ve tamamen çok özel bir hediyedir.
Önce eski bir cd kabı buldu.Sonra onun iki yüzünü de deri ile kapladı. Köşeleri şık dursun diye hazır satılan köşebentlerden taktı. Hem de sağlam olmasını sağlıyor bu köşebentler.
(Bu sayfadaki oğlumun simgesi; Peter Pan....) Sonra içinin hazırlanmasına geldi sıra. Onlar için özel anlamı olan şiirleri bilgisayarda güzel bir yazı stili ile yazdı. Çıktılarını aldı ve cdliğin boyutlarına uygun biçimde kesti. Arkalarından tüm sayfaları eski ciltcilerin yöntemi ile farklı bir ince kağıt ve tutkalla tutturdu.
İlk sayfa daha derli toplu dursun diye renkli bir fon kartonu kullandı. Yazıları da renkli A4 kağıdına çıktı yaptı. Hafif sarı, krem bir kağıt tonu seçti.
Yine Cd liğin ilk kapağı düzgün görünsün diye orayı görüldüğü gibi paket kağıdı ile düzgünce yapıştırarak kapattı.
Böylece milimi milimine minicik , çok anlamlı, içi aşk dolu bir kitapçık-deftercik oluştu.
Kapağın son sayfasına da özel fotoğraflarını ve şarkılarını yüklediği, slayt felan hazırladığı ,içindeki şiirlerin de kullanıldığı kayıtlardan oluşan bir cd ekledi. :))))
Muhteşem muhteşem muhteşem bir şey oldu.



Bu da arkadaşının simgesi......














Bu şiirleri.....
Bu da bu defterciğin kitaplığımızdaki bir duruşu...:)))) Ne kadar da dekoratif değil mi?

SELAAAAAAM....... YENİ ADRESİM BURASI....

ESKİ, "AYSAATLERİ.BLOGSPOT.COM" , OLDU : "ufu-aysaatleri.blogspot.com. yani arkadaşlar yeni adresim burası. Truva atı (torjan virüs) nedeniyle bu değişikliği yapmak zorunda kaldım. Ondan kurtulmak için çok uğraştım bir türlü kurtulamadım. Ben de bu yolu denedim. Burada görüşmek dileğiyle. Emeklerinize yazık olmasın arkadaşlarım. Çok berbat bir durummuş bu.

12 Kasım 2009 Perşembe

PUF

Tam da görüldüğü gibi. Bir dekorasyon sitesinde rastladım buna. Eşit boyutlarda renkli, desenli kumaşlarla,istediğimiz boyda yapabiliriz. Tamamen düz dikiliyor. Alttan ve üstten büzülüyor. İçi de yumuşacık bir malzeme ile doldurluyor. Bir otursam hiç kalkmak istemeyebilirim. :))) Kaynak...

10 Kasım 2009 Salı

ATAM İÇİN KARARLI OLMAK.....

10 Marifetten arkadaşım, Sevgili Banuca; Atatürk'ün yakılarak yapılmış bir portresini yayınlamış bugün. Çok beğendim.
O linki veriyorum bir kez de sizin bakıp tıklamanızı rica ediyorum. O'na bağlılığımızı göstermek, saygımızı böyle de olsa sunmak için.
Ama oradaki yorumumda da okuyacaksınız eminim. Bu kadarla kalmamalı O'na duyduğumuz saygı göstergesi. Hayatın her alanında, hiçbir boşluk bırakmadan çok kararlı ve tutarlı davranışlarla onun ilkelerinin ve cumhuriyetimizin bekçisi olduğumuzu hissettirmeliyiz aymaz beyinlere, nankör uşaklara....Kime hizmet ettiğini bilmeyenlere.....
Şimdiden teşekkürler arkadaşlar....

Link: Tıklayabilirsiniz.....

9 Kasım 2009 Pazartesi

7 Kasım 2009 Cumartesi

SİNEMA....SİNEMA.....SİNEMA......

BU SİNEMA SİTESİNİ GEZMEDEN SİNEMAYA GİTMEYİN DERİM. GÜÇLÜ BİR KALEM VE ÇOK YERİNDE,TARAFSIZ ELEŞTİRİLER..... SİZE UYANI İZLEYİN. ZAMANINIZI VE BÜTÇENİZİ AYARLAYIN. ÖZEL BİR SİTE. ÖNERİRİM......
http://gorkeminsinemadefteri.blogspot.com/
15. GeZiCi FiLm FeStİvAFestivaller aslında şehirlerin yaşadığına, kanlı canlı karşımızda durduğuna, nefes aldığına işaret ederler. Şu ana kadar ziyaret edebilme şansına ulaştığım İstanbul Film Festivali bunun en somut örneğidir. Az kalsın filmleri izlemeye kıyamadığım anlar bile oldu. Ama bir festival var ki dokunmaya bile korkarsınız incinecek kırılacak diye. Gezici Film Festivali nam-ı diğer Festival on Wheels ten bahsediyorum. Soğuk Ankara kışlarına sakin sakin hazırlık yaparken bana sıcacık bir karşılama yapan bir festivaldir bu. Kahve tadında da diyebiliriz. Jens Lien'in kusursuz kara mizah şaheseri "Sorun Yaratan Adam" la tanışmama vesile olmuş, Pernille Fischer Christensen ile cinsiyet kimliksizliğine inceden bir bakış attırmış, Haneke ile sığ sularda boğulmama neden olmuş, Goddard'ın burjuvazi eleştirisi yaşasın anarşi dedirten "Haftasonu" filmi ile yakın temas kurdurmuş ve Almodovar'ın kriz geçiren kadınlarının içinde sıkışarak 80 lere farklı bir bakış attırmış bir festivaldir bu. Gerçeküstücü kısa filmlere, avrupa panoraması başlıklı kısalara ve çocuklar için özel seçkilere kapılarını açmıştır. Üstelik ücretsiz kısa film gösterimleri sunarak kısa film mantığının daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlamıştır. Gezici festival tamamen amatör bir ruha sahiptir. Üniversitede tiyatroyla uğraşırken amatör bir ruhla profesyonel işler çıkarmaya çalışırdık. Bu festivalin de şehir şehir dolaşarak ulaşmaya insanların pek de itibar etmediği yerleri ziyaret etmesi, sinemanın ne demek olduğunu pek de bilmeyen insanlarla buluşmaya çalışması aslında ticari kaygılardan uzaklaşmış amatör bir ruhun savaşı. Savaş diyorum çünkü tam da bu yıl aslında ayakta durmak için her şeye rağmen direndiğini bize gösteriyor. Kars yerel yönetimlerindeki değişimlere paralel Gezici Festival bu yıl Kars'a uğrayamaz oldu. Daha doğrusu uğramaktan öte Kars, bu festivalin ev sahibiydi. Çeşitli seminerler, workshoplar , sinema konuşalım etkinlikleri ve galalara tanıklık etmişti. Bu uzak yolculuğa 15. yıl itibariyle veda etmek üzücü. İşin sanata vurulmuş okkalı bir balta olduğunu söylemek de yetmiyor sonuçta. Tekerlekleri üzerinde gezen festivalimiz kendine ev sahipliği yapacak sıcak bir yuva arayışına girdi. Yıllar önce bana kapılarını açan aile şimdi ıssız kalmaya başlamıştı. Şehirde bir film festivali düzenlemek bir çok şehir için fazla ütopik gelse de bir şehir bu festivale kapılarını açtı. Eveeet bundan sonra yeni mekanımız "Artvin". Hepimize hayırlı uğurlu olsun temennileri eşliğinde festival ruhunun 4 - 10 Aralık'ta Ankara Batı Sinemasında, 11 - 17 Aralıkta Artvin'de ve 18 - 20 Aralık'ta da sınır ötesi Üsküp'te yaşatılacağını hatırlatırım. Batı Sineması bir hayli anı yüklüdür benim için. Perdeleri kapalıydı ancak bu yıl Gezici Festivalle birlikte kapılarını tekrar açıyor. İstanbul'da da Yeni Rüya sineması için çok sevinmiştim. Üç Film Birden hikayesi kapanıp yerine festivallere ev sahipliği yapan bir sinemaya dönüştürülmüştü bu sinema da. Şimdi Batı Sineması da Üç Film birden e mi dönüştürülecek endişeme tam da zamanında, güzel bir darbe indirilerek sanatsal paylaşıma açık hale getirildi. Batı Sineması'nın önünde Titanic için kışın soğukta saatlerce kuyruk beklediğim günü hala unutamam. Eski, anı kokan bir sinemayı daha kaybetmemenin sevincini de buradan paylaşmak istedim.

BÜYÜK KIZIMIZ, NAM-I DİĞER SULTANIMIZ

Onu anlatmak çok zor. Bizim büyük kızımız Çılgın bu sultan.....Evin sultanıdır. Asabi,yırtıcı,ama çok da merhametli, düşünceli ve içlidir. Yalnız acılarını asabiyetle dışa vuran bir delidir o. Kimseye eyvallahı olmaz. Çok onurludur. Hoşlanmadığı konuklar olursa ya evi terk eder, apartmanda komşu ziyaretine gider.Ya da konukları, kaldırıncaya kadar taciz eder. Onlar da deliyle uğraşacağımıza gidelim bari demek zorunda kalırlar. Pek çok travma yaşadık kızımla. Eşimin kaybından sonra uzun zaman bana onu unutturmamak için bazı seramoniler yaşattı. Eşimin dolabını açıp belli günlerde, 10-15 dk kadar onun giysilerini, eşyalarını ve kokusunu içimize çekerek izlerdik. Kızım dolaba girerdi tabi bunu yaparken. Sonra baktı ki unutan yok, rahatladı. 4 yıl sürdürdü bu seramoniyi. Annem dahil kimseyi yatak odasına almadı 4 yıl boyunca. (Oğlum dışında....) Yani dediğim dediktir.
Çok zeki olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Beyninde bir şifre çözücü olduğunu düşünüyoruz bazen. Çünkü, çok çok iyi gözlem yapar ve söylediğimiz her şeyi anlar. En hoşlandığım sözcüğü de bana "anne" demesidir. Bizim onunla aramızda çok özel bir aşk var.....

KIZLARIMIZ.....

Bu 06.Haziran.2009 günü kaybettiğimiz kızımız Miniş. 16 yıl birlikte yaşadık. Biraz şımarık,akıl almaz derecede inatçı, cilveli, sıcakkanlı,tam bir bebekti o . Ayrılığımızdan 5 gün öncesine kadar balkon demirlerinin üstünde korkusuzca gezen, doğduğu günden bu yana asla elektrik süpürgesi,pencerelerin dış kenar,balkonun incecik demirleri gibi yerlerden asla korkmayan denge harikası bir fıstıktı o. Çok hızlı, çeik ve müthiş bir avcıydı. Balkondan zavallı kuşları az yakalmadı. Bu nedenle sık sık azar işitirdi. Son 5 yıldır avlanmıyordu artık. Biz de kuş bakımevini tasfiye ettik o sebepten. Çok güçlü çeneleri vardı. Oğlum ona "Süzgün Bulut" adını koymuştu. En büyük zevki ;kış aylarında cam kenarında, yazın balkonda kuşları ve gökyüzünü izlemekti. Bir de deliler gibi düşkün olduğu annesi. Yedi yıl annesinin memesine saldırdı. Annesi kızım Çılgın. Tüylü fıstığım.....Rahat uyu bebeğim. Kardeşin de yanında şimdi.

KARAKIZIMI YOLCU ETTİK....

Küçük Karakızım,06.Kasım. 2009 günü sabah 6.30 civarı bizden ayrıldı.4 ay önce kaybettiğimiz (07.haziran.2009) kardeşi Miniş'ten sonra dayanamadı kızım onun yokluğuna. Lenf kanseri oldu. Kedilerde aşırı üzüntü sonucu oluşan bir hastalık. Şimdi ikisi de yanyana yatıyor. Çok sevdiği oyuncakları da yanlarında.
Benim küçük Şoparım, Minik Obezim,Karaboncuğum rahat uyu. Sen ve Miniş'im hep yanımızda olacaksınız.

3 Kasım 2009 Salı

DENİZ'İN RESİMLERİNDEN....






Oğluşumun çalışmaları bunlar. Başkaca da yorum yapmak istemiyorum.




Bu çalışmalardan başka çalışmaları da var ama şimdilik bunlara razı oldu. O izin verirse diğerlerini de yayınlarım. :)))
Suluboyada da başarılıdır....






















Karakızımda Deniz'i çalışmasında yalnız bırakmamış....:)))))